Ertuğrul Çelebi’ye ait Mezartaşı Kitâbesi
پيوند با كسي نكند هر نه كه عاقلست
چون عاقبت ز صحبت ياران بر يد نيست
بدعا روح مرا شاد كن آنكه كذرد
بر سر تربت ما چون كذرى فاتحه خوان
Pîvend bâ kesî ne-koned her ne ki âkılest
Çün âkıbet zi-sohbet-i yârân ber yed nîst
Be-duâ rûh-ı merâ şâd kon ânki gozered
Ber ser-i türbet-i mâ çün gozerî Fâtiha hân
Akıllı olan kimseye bağlanmaz
Dostlarla beraberliğin akıbeti elde olmadığına göre
Ey zâir duayla ruhumuzu sevindir
Türbemizin başından geçerken Fâtiha oku
Bursa Osmangazi ilçesinde, 1395 yılında Ertuğrul Çelebi adına yaptırılan Ertuğrul Camii’nin bahçesinde bulunan bir şehzâde kabri.
Yıldırım Bayezid’in oğlu Ertuğrul Çelebi’ye ait olan kabir, 2009 yılında tecdid edilmiş ve farsça kitâbesi Hattat Mahmut Şahin tarafından ta’lik hat ile yazılmıştır.
Yıldırım Bayezid Han (ra), devletinin geleceği için en fazla ümit beslediği bir veliahd olarak şehzadesi Ertuğrul’u, diğerlerinden daha önde tutuyordu. Onu, Sivas’a vali olarak göndermişti. Burada devlet idaresi ve diplomasiyi öğreniyor, ileride Osmanoğlunun hayrul-halefi olmaya hazırlanıyordu.
Ne var ki Timur da, Anadoluda kasırga gibi esmeye başlamış ve Osmanoğlu ile olan üstünlük ve hakimiyet davası sahralara dökülmüştü. Bu günlerden birinde, Timurun yolu Sivasa da uğrar ve şehirde taş üstünde taş, beden üstünde baş bırakmayacak bir tahribat yapar. O anda vali Ertuğrul’a da kıymış ve Yıldırımın sevgili şehzadesini de, genç ekin misali biçmiştir.
Durumu haber alan Yıldırım Bâyezîd, hem bir kalenin düşmesi hem de birçok yiğitle birlikte evlâdını kaybetmenin acıları içerisinde derin bir mâteme büründü. O sırada Uludağ sırtlarındaydı. Bir müddet sonra koyunlarını önündeki ovaya salmış, sırtını koyu gölgeli bir çınarın gövdesine dayamış yalnız bir çoban gördüler. Koyunlar uslu uslu otluyor, çoban da kaygısız kaygısız kavalına üflüyordu. Bu rahat manzara padişahın dikkatini çekmişti… Birkaç dakika imrenerek seyretti… Ve sonra dilinden mi, yoksa ruhundan mı koptuğu belli olmayan şu sözlerini mırıldandı:
“Çal çoban çal! Keyif de senin, rahat da… Ne Sivas gibi kalen gitti, ne Ertuğrul gibi oğlun!…”
Tarihimize sahip çıkma konusunda emeği geçenlere, Hocamız Mahmut Şahin’e ve fotoğraflar için Neslihan Duran’a teşekkür ederiz.
Çok teşekkür ederim serra ayrıca senin gibi tarihine düşkün öğrencilere diye bitirmeliydin yazıyı.Allahıma emanet…
Ertuğrul Çelebi, Timur’un Sivas’ı aldığı sırada ölmemiştir. Daha öncesinde Kadı Burhaneddin’le yapılan savaşta ölmüştür. Sivas değil Aydın valisiydi. Timur zuhur ettiği esnada Sivas valisi Emir Süleyman Çelebi’ydi, o da kaçıp gitti.