Ey vâkıf-ı zevk-i aşk olan dil-haste! Eğer devâm-ı aşkı arzu edersen,
sakın vuslatı i’tiyâd edinme! Zira ateşe âb-ı hayât bile döksen yine söner!
Azizim! Senden eser-i gaflet ve cehâlet olarak bir hata sâdır olursa derhal tövbe et. Dehliz-i nedâmete kaç, gizlen. Zira insan yaptığı hatadan me’yûs ve nâdân olmamak ayrıca bir hatadır.
Beyitlerine yer verdiğimiz şair, İran ve Azeri Türk edebiyatının ünlü simalarından olan ve Sâib mahlasıyla tanınan Mirza Muhammed Ali‘dir. 1601-1679 yılları arasında yaşamış, Farsça ve Türkçe şiirler söylemiştir. Gazel ve kasidelerden oluşan Divân’ı, Kandaharnâme ve Mahmud u Ayâz isimli mesnevileri mevcuttur.
Yukarıda alıntı yaptığımız eser ise 1915 tarihli “Mücevherât-ı Sâib-i Tebrîzî” adlı eserdir. Müellifi olan Mehmed Hulûsî bu kitabında Sâib-i Tebrîzî’nin bir kısım beyit ve mısralarını Türkçeye tercüme etmiştir. Bu eserde yer alan bazı beyitleri, yazarın çevirileriyle birlikte eklemeye devam edeceğiz..
Bu eseri bize ulaştıran Emrah Gökçe‘ye içten teşekkürlerimizle..
[…] https://lisanifarisi.net/2013/06/25/mucevherat-i-saib-i-tebrizi/ […]