Fuzûlî’nin Farsça kaleme aldığı kasîdelerinden bir kısım, Ali Nihat Tarlan’ın tercümesiyle;
Takdîr cuz rızâ-yı tu kârî ne-miküned
Peyveste tâ’at-ı tu edâ mîküned kazâ
Kader, senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor;
Kaza ise daima sana boyun eğmeye devam ediyor*
*Hz. Muhammed (a.s)’ın şanında kaside Fuzuli/Leyla ile Mecnûn
Ya Rab medet et ki derd-mendim
Âşufte vü zâr ü müstemendim
Ez-feyz-i hüner haber ne-dârem
Cüz bî-hünerî hüner ne-dârem
Allâhım, dertliyim inlerim Hâcetim yâr meded eyle!
Hüner bereketinden habersizim. Hünersizlikten başka hünerim yoktur.(*)
(*) Bu Hazret-i İzzetden hamd ile istidâ-yı metalibdir ve âsâr-ı şükr ile istitâr-ı meâyibdir.
Esbâb-ı sühan neşât u nâzest
Zîn her dû sühan bahâne-sâzest
Meydân-ı sühan ferâh bâyed
Tâ tab`der û hüner nümâyed
Dergermî-i rîk ü sahtî-i kûh
Tâ çend sühan reved be-enbûh
Söze sebep olan şeyler: neş’e ve nazdır. Her ikisinden de maksad, yapabilmektir. Söz meydanı geniş olmalıdır, İnsan tabiatı orda hüner gösterebilsin diye. Dağın sertliğinden, kumun sıcaklığından halka kadar bir kaç söz gidebilsin diye! (*)
(*) Fuzuli’nin Leyla Ve Mecnun mesnevisinden farsça beyitler. “Bu sebeb-i nazm-ı kitâbdır ve bâis-i irtikâb-ı azâbdır” bölümünde Fuzûli, kitabı yazma sebebini anlatırken, Nizâmî’nin bu beyitlerini aktarmış.
Son Yorumlar